24 Aralık 2014 Çarşamba

postacı kapıyı iki defa çalar - james m. cain





kitaptan kısa bölüm... 


 akşam yemeğine çok az zaman vardı , onunla başbaşa kalabilmiştik . yunanlı yıkanmaya gitmişti , ikimiz mutfakta yalnızdık .
-- beni düşündün mü , cora ? 
-- ben seni unutmadım . nasılsın ?
-- ben mi ? iyiyim .
-- buraya gelip sana iki defa seslendim . sesime nick geldi , onunla da konuşmak istemedim . biraz para kazandım . 
-- oh . güzel . durumunu düzelttiğine memnun oldum .
-- evet , biraz para kazandım , ama sonra kaybettim . bu parayla yeniden yola çıkabileceğimizi düşünmüştüm .
-- paranın bu kadar hızlı kaybedilmesini anlamıyorum .
-- beni unutmadığına emin misin , cora ?
-- tabii unutmadım .
-- öyle görünmüyorsun .
-- bana göre öyle .
-- benim için bir öpücüğün var mı ? var mı ?
-- biraz sonra akşam yemeğini beraber yiyeceğiz . yıkanacaksan hazırlansan iyi olur .

bana karşı tavrı buydu . bütün gece boyunca da bu tavrı değişmedi . yunanlı o tatlı şarabından bir parça çıkardı ve bir sürü şarkı söyledi . cora bunlara da ilgisizdi . ben , orada , sadece sıradan bir işçi gibi oturabilirdim . yalnız o , kocasının ismini dingin bir ruhla telaffuz edemezdi . benim dönüşüm hayatta görülen dönüşlerin en kötüsüydü . 

yatmak zamanı geldiğinde onların yukarı çıkmalarını izledim . sonra evden çıktım . orada kalıp gelişlerini izlemek , ona göre davranmak mı , yoksa oradan tüyüp de onu unutmağa mı çalışmak gerektiğini düşündüm . biraz yürüdüm . ne kadar uzaklaşmışım bilmiyorum . bir süre sonra evden sesler geldiğini duydum . geriye döndüm . içeri girdiğim zaman konuştukları şeylerin bazılarını duyabiliyordum . cora müthiş bir sesle bağırıyor ve benim evden uzaklaştırılmam gerektiğini söylüyordu . yunanlı ise birşeyler mırıldanıyor , belki de  orada kalmamı ve tekrar benzin istasyonundaki işimin başına dönmemi istediğini söylüyor ve cora'nın ağzını kapatmaya uğraşıyordu .  fakat öteki öyle bağırıyordu ki sesini olduğu gibi işitebiliyordum . herhalde o benim odamda olduğumu , söylediklerini rahatlıkla duyduğumu düşünüyordu . eğer odamda olsaydım tüm söylediklerini net bir şekilde dinleyebilirdim . o kadar yüksek sesle bağırıyordu ki şimdi bulunduğum yerden bile söylediklerini duymak mümkündü . 

sonra birdenbire ses kesildi . yavaşça mutfağa geçtim , orada durup dinledim . artık hiçbir şey işitemiyordum . çünkü iyice sarsılmıştım . duyabildiğim tek ses kalbimin tüp - tüp , tüp - tüp diye atışından ibaretti . kalbimin sesini işitmek bana biraz tuhaf geldi . sonra birden bire mutfakta iki yürek olduğumuzu anladım . kalbimin o kadar tuhaf atışının sebebi de buydu . ışığı açtım .
cora , orada , üzerinde kırmızı bir kimono , süt gibi bembeyaz bir yüzle , gözleri bana dikili , elinde ince uzun bir bıçakla duruyordu . yanına yaklaştım ve bıçağı elinden alarak ondan uzağa fırrlattım . sesi bir fısıltı halinde , bir yılanın ki gibi çıktı . 

-- neden geri döndün ? 
-- döndüm . işte o kadar .
-- hiç dönmeyebilirdin . kendimi iyice işe vermiştim , seni unutabilirdim . geri geldin . allah kahretsin seni , geri geldiğin için !
-- ne oluyor , anlamıyorum ?
-- o albümle ne diye uğraşıp duruyor , anlamadın mı ? kendi çocukluğunu göstermek için . ve şimdi de bir tane istiyor . bir tane çocuk .
-- peki , niye benimle beraber gelmedin ?
-- seninle beraber gelmek ha ! niçin ? kamyonlarda uyumak için değil mi ? seninle niçin gelecektim = söylesene bana . 

hiçbir şey söylemedim . 250 dolarımı düşündüm . dün sahip olduğum , bugün oyunda kaybettiğim paradan ona bahsetmek neye yarardı .

-- sen iyi biri değilsin . bunu biliyorum . iyi biri değilsin , işte o kadar . neden beni burada yalnız bırakarak uzaklaşıp gitmedin de geriye döndün ? neden beni terketmedin ?
-- dinle beni . onu bu çocuk meselesiyle biraz oyala . oyala onu ve biz de bu arada bir şeyler yapıp yapamayacağımızı düşünelim . ben çok iyi bir adam değilim fakat seni seviyorum , cora . yemin ederim buna .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder