30 Nisan 2015 Perşembe

tanrı görmüş köpek - dino buzzati






kitaptan kısa bir bölüm...

nitekim beyaz buhar toprağın üzerine yayıldı ve her yanı kaplayan aynı sis en ufacık yarıklardan bile evlerin içine , bodrumlara , sığınaklara sızdı . korkudan dilleri tutulup akla hayale gelmedik deliklere saklanmış olan insanlar , engel tanımayan beyaz buğulu gazın her yere sızdığını gördüler . kimisi başladı öksürmeye . kimisi de diz çökmüş dua ediyordu . ecel kapıyı çalmıştı artık . 

az sonra kesildi öksürük sesleri . güme gitmediklerini görüp buna inanmayan insanlar , sessiz sessiz bakışıp duruyorlardı . yoktu bir şey . ne nefes tıkanıklığı , ne yanık , ne de ıstırap verici bir algı .

yoksa rus bilginleri yanılmış mıydı hesaplarında ? yoksa gaz , yol üstü , şeytani gücünü yitirmiş miydi ? 

beyaz buhar beyaz ev'in kat kat zırhlı sığınağına da sızmıştı . içerdekilerin hepsi maskelerini giymişlerdi ama bu maskeler durduramadı yanakları okşayan gaz sızıntısını .

birden , amerika birleşik devletleri başkanı , sert bir davranışla maskesini çıkarıp o da aynı şeyi yapsın diye dışişleri sekreteri'ne omuz vurdu . istemeyerek de olsa dışişleri sekreteri boyun eğdi . orada bulunanların hepsi taklid etti aynı hareketi . 

sığınak artık tamamen buharla dolmuştu , göz gözü görmüyordu . yine de kimse can vermemişti henüz . 
-- well ! dedi amerika cumhurbaşkanı , anlayamadığım bir şey varsa o da gerçeği görmek için ne diye bunca zaman beklediğimizdir .
-- orası öyle , inanılır şey değil bu doğrusu ! dedi dışişleri sekreteri . 
-- proletarya diktatörlüğü ! diye üst perdeden savundu başkan . başka çıkar yolu yok a canım ! öylesine apaçık ki bu ! 

dışişleri sekreteri sert bir yumruk indirdi kendi alanına : 
-- amma da sersemler çetesiymişiz bizler !
-- dışardaki şu gürültü ne ola ki ? diye sordu başkan .
-- halk yığını , diye bilgi verdi sekreterlerinden biri , sosyalist devrim isteyen yüz bin kişi var en azından .
-- aziz yavrular , dedi başkan . allaha emanet olsunlar . affedersiniz , allaha dedimse... alışkanlıktan dedim... ha , moskova'ya bildirildi mi ateşkes isteğimiz ?
-- elbette , elbette , ona ne şüphe , diye teminat verildi başkana .

ya rusya'da ? orada da aynı şeydi hemen hemen , yaklaşık olarak üç çeyrek saatlik bir gecikmeyle . kaygı , korku , kadere boyun eğme , ölümü bekleme : onlar da insandı , etten ve kemikten yapılma , tıpkı amerikalılar gibi birer insandı . çok geçmeden ora göklerinde de aynı parlamalar , beyaz buhar fışkıları , koyu sis bulutları , kolektif bir ürperti , hala hayatta kalışa inanmama başgösteriverdi .

kremlin'in sığınağında , parti genel sekreteri , en güçlü şef , içi gazlar dolan maskesini çıkarıp fırlattı . yanında oturan başbakana omuz vurdu . 
-- da.. da !.. dedi . zamanı artık . yalnız anlayamadığım bir şey var . o da şu komünizm budalalığına şimdiye değin nasıl katlanabildiğimiz ! ha !.. - maskesini henüz çıkarmamış olan dışişleri bakanı'na döndü - umarım ki mütareke dileğimiz şu sevimli amerikalılara gönderildi çoktan ?
-- elbette , parti sekreteri yoldaş .
-- yoldaş mı ? gözüm benim ! sayın bay desene bana .

ve işte böylece başarı gösteremedi gizli silah . bilginler , kendi saflarında ve karşıkilerden inceleme deneme yapa yapa , bir saatten daha kısa bir sürede , kan dökmeden savaşı kazanmanın yolunu bulmuşlardı : ''kandırıcı gaz'' adını verdikleri , ideoloji yüklü , insan kafasının karşı koyamayacağı bir gazdı bu . atomla ilişkisi yoktu , yakıp yıkmıyordu , kan dökmüyordu : sadece bir uçucu maddeydi ki saniyesinde beyinleri avuç içine alıyordu . sovyetlerinki amerikalıların kafalarına marksizmi aşılıyordu . amerikalılarınki sovyet kafalarına demokrasiyi üflüyordu . her ikisi de kusursuz gördü işini .

kaşla göz arasında , amerika birleşik devletlerindeki nüfusun tümü - gazın ulaşamadığı önemsiz birkaç adacık hariç - komünist oluverdi : sosyalist cumhuriyetleri birliği de tüm nüfusu ile kapitalist özgürlükten yana çıktı .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder