27 Mart 2014 Perşembe

dokuz buçuk hafta - elizabeth mcneill






 kitaptan kısa bölüm... 

akşamlarımız hemen hiç değişmiyordu . o benim banyomu hazırlıyor , beni soyuyor , bileklerimi kelepçeliyordu . o sırtını değiştirip yemek hazırlarken ben banyoda yatıyordum . çıkmak istediğimde ona sesleniyordum . beni ayağa kaldırıyor , vücüdumu ağır ağır sabunluyor , çalkalayıp kuruluyordu . kelepçeyi çözüyor , kendi gömleklerinden birini sırtıma geçiyordu : beyaz , pembe ya da mavi koton , kol yerleri parmak uçlarımı örten , takım elbiseyle giyilmek için yapılmış gömlekler , her gece yeni bir gömlek , yıkanıp kolalanmaktan yeni gelmiş ... sonra kelepçeyi gene takıyordu . onun yemek yapmasını seyrediyordum . çeşidi sınırlı olmakla birlikte mükemmel bir aşçıydı . iyi hazırladığı dört beş yemeği sırayla yapıyor , sonra birkaç gece omlet ve ızgarayla idare ediyor , sonra gene baştan başlıyordu . salataları yıkarken her zaman şarap içiyor , bir yudum kendisi alıp bir yudum da bana veriyordu . işyerinde olup bitenleri anlatıyordu  ben de ona bizim ofiste  olup bitenleri anlatıyordum . kediler sırayla gelip çıplak bacaklarıma sürünüyorlardı .

yemek hazırlanınca o büyük bir tabağın içine iki kişilik yemek koyuyordu . yemek odasına gidiyorduk : dairesindeki üç odanın en renklisi .  yerde koyuu kırmızı , yıpranmış bir şark halısı , yuvarlak masayla üç sandalyenin çevresinde zar zor dönecek kadar yer . halının bittiği yerde , iki duvar boyunca tavana yükselen raflardaki kitap sırtlarının parlak renk renk dokusu başlıyordu . arada bir pencere iki de kapı . masanın üzerinde bir zaman teyzesinin armağanı olan ağır bir örtü dururdu . 

ben onun ayakları dibinde  , yerde masanın ayağına bağlanmış olarak oturuyordum . kendisi bir çatal fetuçini alıyor , bir çatal da benim ağzıma veriyordu . bir çatal yeşil salata kendine , bir çatalı bana . sonra ağzıma bulaşan yağı peçetesiyle siliyordu . bir yudum şarap alıyor , sonra bardağı benim dudaklarıma uzatıyordu . arada bardağı fazla dikerse şarap dudaklarımdan , çenemden aşağı , boynuma , göğsüme akıyordu . o zaman o benim önümde diz çökerek şarabı meme başlarımdan emiyordu .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder