27 Mart 2013 Çarşamba

yeşil gece - reşat nuri güntekin






arka kapak yazısı... 

 toplumsal yönü ağır basan bu romanda , medresede yetişen , ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek ege bölgesi'ndeki bir kasabada , gerici ve çıkarcı bir takım güçlerle savaşan , idealist bir gencin serüveni ele alınıyor . atatürk devrimi'nin o coşkulu havası içinde , çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta , toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları , yürekli biçimde tartışılıyor . romanın en önemli kahramanı şahin hoca'nın kişiliğini oluşturan nitelikler , mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü...

21 Mart 2013 Perşembe

yatak odasında terör - serge bramly





arka kapak yazısı... 

dikkat et ey okur ! elindeki kitap , sıradan bir sade romanı değildir . sen okurken o şöyle seslenecektir , kulak ver : asla yasaklamayacaksın ! marquis de sade'ın hayatı seni şaşırtacak , hatta ürkütecek ; ondan nefret edecek , onu iğrenç bulacaksın .
onun savunulacak bir tarafı yok ! ama sade , sanık sandalyesinde oturmuyor hiçbir zaman . tam tersine o bir iddia makamı : ''elinde bir kalem varken olağanüsüt şeyler yaşayabiliyorsun'' , diyen o...''siz sefahatten sözediyorusunuz , bense özgürleşmeden sözediyorum'' , diyen de...

marquis de sade , 8 mart 1794 günü , çürümekte olduğu bir hapisaneden ''bir yeryüzü cenneti'' olarak tanımladığı picpus'e nakledildiğinde ellili yaşlarındaydı ve birçokları için hala ''hiçkimsenin başedemediği bir yaratık''tı .
ulusal ustura giyotin hergün boyunları vururken , sade , pispus'te , sekiz esrarengiz ay boyunca eğlendi , hoş kadınlar arasında dolandı , bir sefahat tiyatrosu sahneledi... sade'ı oraya kim göndermişti ? onu sürekli koruyan , giyotinden kurtaran kimdi ? onun için kim çuval dolusu para döküyordu ?

dikkat et ey okur ! elindeki romanda bu soruların cevaplarından geçen sefih bir adamın , bir özel hayat zorbasının hayatından çok daha tehlikeli şeyler bulacaksın !

11 Mart 2013 Pazartesi

kitapkurdu sevgilim - jane green





kitaptan kısa bir bölüm... 

...benim hayalim bir kitapçı dükkanı açmak . aslında hem kafe hem de kitap satan bir yer olmasını istiyorum . burayı müdavimlerin , meraklıların geleceği , müşterinin gerektiğinde kendi kahvesini yapabileceği bir yer olarak hayal ediyorum .
rahat bir yer olurdu . eski deri koltuklar , rahat kanepeler ve belki kışın yakılacak bir şömine . elbette yaz geldiğinde güneşi çok sevdiğim için burayı esintili , aydınlık bir yer olarak hayal ediyorum . cilalı parkeleri , şık metal iskemleleri , büyük pencereleri ve mavi duvarları olurdu . 
yaşım ilerledikçe bu hayalim aklımı daha çok kurcalıyor . yirmilerimdeyken bankada kendi dükkanımı açacak parası olana kadar çalışmayı düşlerdim . yeteri kadar param olduğunda istifamı verip gidecektim . 
ama elbette para hiçbir zaman yeterli değildir . aslında şu anda abbey ulusal bankası'nda epeyi kabarık bir hesabım olmasına rağmen -kısa bir süre önce öldüğünde bana wembley'deki dairesini miras bırakan büyükannem sayesinde- işimden ayrılmama yetecek kadar param asla olmayacak çünkü aslında mesele para değil . 

ya bir kitapçı açar da bir felaketle karşılaşırsam ? ya bütün paramı kaybedersem ? emeklilik planlarımı nasıl bir çırpıda kenara atabilirim ? 
kendi kendime bir gün yapacağımı söylüyorum . bu hayalimi gerçekleştireceğim . yalnızca ne zaman olacağını bilmiyorum .