kitaptan kısa bir bölüm...
doktor , suzan'a kısa bir bakış fırlattı . şimdi , dünyanın en uzun kuyruklu yalanına tanık olacağımızı düşündüm . işte...
-- ''torunumla ben başka bir dünyadanız . sen ve arkadaşın şu anda gemimde , yani tardis'te bulunuyorsunuz . tardis dördüncü ve beşinci buut engellerini , yani zaman ve uzayı aşabilecek yetenekte bir gemidir .''
cevap vermedim . barbara'nın , elimi biraz daha kuvvetle sıktığını hissettim . sanki , doktor'un söylediklerine çok şaşmıştı , ama haksız da değildi hani . bir zırdeliye bu kadar yakın bulunmanın şaka götürür bir yönü yoktu. doktor , kısa bir sessizlikten sonra konuşmasını sürdürdü :
-- ''yanında oturan genç hanımı , yani mis barbara rayt'ı suzan'a özel öğretmen olarak tutmuştum . suzan'ın yirminci yüzyıl ingiltere'sinin kültür ve uygarlığı üzerinde geniş bilgi sahibi olmasını arzu etmiştim . üstelik , suzan'ın bugünkü ve bu çağdaki gençlere tanınan özgürlüğe karşı önüne geçilmez bir merakı vardır''
doktor ağır ağır ayağa kalktı , düşünceli bir tavırla gözlüğüyle oynayarak bana baktı .
-- ''biz gezginciyiz , çesterton , suzan ve ben . kendi gezegenizmizle bağlantımız koptu ve ondan sizin zamanınızla milyonlarca yıl uzaktayız''
kendi kendime , bütün bunlara içtenlikle inanıyor , diye düşündüm . çünkü doktor'un gözlerinde içten gelen üzüntülü bir ifade vardı .
-- ''günün birinde biz de gezegenimize dönebileceğiz''
suzan oturduğu yerden kalkıp kolunu doktur'un omzuna doladı . bütün bunlara ikisi de inanıyor diye düşündüm . numara yapmıyorlar , gerçekten de inanıyorlar .
-- ''günün birinde döneceğiz , büyükbaba''
doktor , suzan'ın saçlarını sevgiyle okşadıktan sonra barbara'yla bana baktı .
-- ''gemime zorla girdiniz . ne yapacağımıza çok çabuk karar vermem gerekti''
suzan :
-- ''ikinizi de bırakması için elimden geleni yaptım'' dedi .
barbara'nın heyecanla soluduğunu hissettim . sakın onların sözlerine inanmış olmasın , diye düşündüm .
doktor yine konuşmaya başladı :
-- ''fakat onun ısrarlarını kabul etmedim . tardis'i çalıştırdım ve dünya'dan ayrıldık . şimdilik söyleyecek bir şey daha var''
doktor bir dakika kadar dik dik yüzüme baktı .
-- ''sizin gezegende de değişmez bir kural olduğuna inanıyorum . bir geminin yalnızca bir kaptan'ı olabilir . suzan'ın size söylemiş olduğu gibi , tardis'in içinde istediğiniz gibi dolaşabilirsiniz , ama emirlerimi her zaman sorgusuz dinlemek zorundasınız''
vücudum hala zayıftı , ama adalelerimi denemek istedim . barbara'nın yardımıyle yerimden doğrulup ayağa kalktım . barbara'nın beni tutmasına memnun oldum , çünkü bacaklarım henüz vücudumu taşıyacak güçte değildi .
-- ''şimdi ne düşündüğümü söyleyeceğim'' dedim . ''kapıdan geçtiğim zaman beni aldatan parlak ışık oldu . kapının önünde bir tuzak deliği vardı ve ikimizin de bu delikten düştüğümüzü sanıyorum . burası bir yeraltı mahzeni ya da bulduğunuz bir mağara ve hikayenize uyacak şekilde döşenmiş''
tekrar oturmak zorunda kaldım , çünkü kendi kendimi aldatmanın anlamı yoktu . beni asıl şaşırtan şey , yanımdaki kızın bana üzüntüyle başını sallamasıydı . gözleri , yanılıyorsun diyordu . yatağa mümkün olduğu kadar rahatça yerleşerek ona aldırmamaya çalıştım .
-- ''ikimizi de eve götürmesi için hemen bir taksi çağrılmasını istiyorum . bu durumda kendi arabamı kullanamam'' aklıma gelen bir düşünceyle irkildim ve endişeyle doktor'a baktım . ''yol üstündeki kazayı polise bildirmiştin değil mi ?''
-- ''çesterton , bana inanmalısın . gezegenini unut . halen başka bir evrene geçmiş bulunuyoruz''
doktor topuklarının üzerinde döndü , odadan çıktı . suzan da onun peşinden çıkmak üzere yürüdü , ama kapıda durup bize baktı .
-- ''anlatılanların hepsi doğru , mr. çesterton . kelimesi kelimesine''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder