kitaptan kısa bir bölüm...
başrahip , bütün rahipleri büyük salona toplamış konuşuyordu :
-- ''efendimiz padmasambha'nın değerli öğüdünü dinledim . büyük bilgeliğiyle , yeti'ye karşı savunmasız olduğumuzu söyledi . hiç vakit geçirmeden buradan kaçmalıyız , yoksa hepimiz öleceğiz . ''
kapıdan doğru bir haykırış yükseldi :
-- ''hayır !''
herkes kapıya doğru dönünce krisong'u gördü .
-- ''doktor döndü . beraberinde , bu kötülükle başa çıkacak bir çareyi de getirdi .''
başrahip sert bir dille :
-- ''krisong , efendimiz karar verdi..'' diye başlayacak oldu .
krisong başrahibin sözünü kesti :
-- ''efendimiz , hep efendimiz . bu yetilerin gücünü ben tattım . bakın , kolumda hala izlerini taşıyorum . ama yine de onlardan yılarak kaçmayacağım . savaşmak istiyorum ! kim benimle birlikte savaşı ? gelin !''
büyük salonda şaşkınlıktan doğan bir uğultu oldu . ama salondan çıkan krisong'un arkasından çok az rahip yürüdü . geri kalanlar , başrahiplerine karşı çıkmaktan korktuklarından , lamalar ve songtsen'le birlikte kaldılar .
başrahibin sesi , salondaki uğultuyu bastırdı :
-- ''kardeşlerim , krisong yabancıların etkisinde kalmış . itaat yeminini unutmuş görünüyor . onu izleyin ve doğru yola geri getirin ! öğüt almak için dua edeceğim''
rahipler ve lamalar heyecanlı heyecanlı konuşarak büyük salondan çıktılar . şimdi salonda songtsen yalnız kalmıştı . başrahip gözlerini kapadı ve trans haline geçti.
-- ''bana öğüt ver , padmasambha . krisong , savaşçılarını itaat yolundan saptırdı . herkesin gitmesi için verdiğin emre uymayanlar çıkacaktır...''
songtsen , bütün salonu kaplayan padmasambha'nın sesini duydu :
-- ''eğer manastırdan gitmek istemezlerse... zorla götürülmelidirler . şöyle yapmalısın...''
doktor'la cemi , son derece şaşkın rahiplerle dolu avlunun tam ortasında duruyorlardı . lamalar ve rahipler küçük gruplar halinde avluda dolaşıyor ve aralarında tartışıyorlardı . rahiplerden bir kısmı başrahibi , bir kısmı krisong'u tutyordu . doktor hayretle etrafına bakındı
-- ''acaba neler oluyor ?''
cemi :
-- ''tahmin edemiyorum'' diye cevap verdi . ''sanki hepsi aklını kaçırmış gibi''
krisong , peşinde bir avuç savaşçı olduğu halde kalabalığın arasından kendisine yol açarak geldi .
-- ''çok çabuk harekete geçmeliyiz , doktor . başrahip , manastırı boşaltmamız için emir verdi...''
krisong , ana kapının delicesine tekmelenmesi üzerine durdu . sonra zayıf bir ses duyuldu :
-- ''beni içeri alın . yalvarırım izin verin gireyim !''
krisong , ana kapının bir kanadını dikkatle araladı . kapının aralığından perişan kılıklı bir adam girdi ve hemen ayaklarının dibine yığılıp kaldı . bu adam , travers'den başkası değildi .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder