23 Şubat 2013 Cumartesi

annemi bir kez daha görsem - zana muhsen





arka kapak yazısı 

onbeş yaşındaki zana babasının yemen'deki akrabalarıyla tanışmak için ilk kez vatanı ingiltere'den ayrılırken , akrabalarının yanında geçireceği tatilin sevinci ve coşkusuyla doluydu... 
 ne var ki altı hafta sürmesi tasarlanan tatil , sekiz yıllık bir kabusa dönüştü . zana ile nadia yemen'e vardıktan kısa bir süre sonra korkunç gerçekle yüzyüze geldiler : babaları yolculuktan önce onalrı para karşılığında evlendirmişti . kızlar , suyu ve elektriği olmayan , duvarları tezekle kaplı , ilkel taş evlerde kendileri için yabancı bir yaşama uyum sağlamak zorunda bırakıldılar . tecavüzler , dayaklar bitmek tükenmek bilmeyen ağır işler ve çıplak zemin üzerinde , yalnızca yaşlı köylü kadınların gözetiminde doğum yaparken yaşadıkları dehşet verici anlar , yaşamlarını tam bir cehenneme çevirdi . 
sekiz yıllık kabustan sonra zana kurtulmayı başardı . o zamandan beri umutsuzca oğlu marcus ve kızkardeşi nadia'yı da bu cehennemden çıkarmak için uğraşıyor...

20 Şubat 2013 Çarşamba

erkekler niçin cilveli kadınlardan hoşlanır ? - sherry argov





hayatı emen karanlık - stephen king





kitabın giriş sayfasından... 

''insanların yaşamları... yani o basit fiziksel yaşamları değil de gerçek yaşamları... değişik zamanlarda başlar . thad beaumont'un gerçek yaşamı da 1960'da başladı . new jersey'de bergenfield kentinin ridgeway semtinde doğmuş ve büyümüştü . o yıl thad'ın başından iki olay geçti . bunlardan birincisi yaşamını biçimlendirdi . ikincisi ise neredeyse hayatına son veriyordu . thad beaumont o sırada onbir yaşındaydı .  
o yıl yeni yetişen amerikan gençleri dergisinin desteklediği yazı yarışmasına kısa bir öyküyle katıldı . haziran ayında derginin editörlerinden bir mektup geldi ona .''

19 Şubat 2013 Salı

şeker portakalı - jose mauro de vasconcelos





kitabın girişinden... 

el ele , acele etmeden sokakta yürüyorduk . totoca bana hayatı öğretiyordu . ben de ağabeyim elimden tuttuğu ve bana birtakım şeyler öğrettiği için durumumdan hoşnuttum .  nesneleri bana evin dışında öğretiyordu . çünkü ben evde keşiflerimi tek başıma yaparak kendi kendimi eğitirken ; yalnız olduğum için yanılıyordum . yanılınca da eninde sonunda hep dayak yiyordum . önceleri kimse beni dövmezdi . ama sonra her şeyi öğrendiler ve zamanlarını , benim bir şeytan , bir baş belası , lanet olasıca bir sokak kedisi olduğumu söyleyerek geçirmeye koyuldular . buna aldırdığım yoktu . sokakta olmasam şarkı bile söylemeye başlardım . şarkı söylemek güzel şey . totoca , şarkıdan başka bir şey daha biliyordu : ıslık çalmayı ! ama ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım , ağzımdan ses çıkmıyordu...

üç deneme - italo calvino





author 12 dilber - cem şancı





simone martini'nin dünyevi ve semavi yolculuğu - mario luzi




14 Şubat 2013 Perşembe

insanın pin kodu - douglas forbes




deli saraylı - jean giraudoux




fanny hill bir zevk kadınının anıları - john cleland







kitaptan kısa bir bölüm... 

...bu kız onsekizinden büyük olamazdı . yüzü düzgün ve sevimli , vücuduysa çok zarifti . onun o olgun , büyüleyici , yuvarlak ve sert , tüm korsanları küçümsercesine kendi başlarına dikilen göğüslerine gıpta etmemek elde değildi . göğüs uçlarının farklı yönlere yönelmiş olması , o hoş ayrımı gösteriyordu . ensef göbeği , aşağıda iki dolgun ve etli bacağının arasında utangaçça sığınak arayan , bu yüzden de güçlükle farkedilebilen bir çizgiyle bitiyordu . o enfes kabartıyı kağlayan kıvırcık tüyler , samur kürk gibi parlıyordu . kısacası polly , kadın güzelliğini tuvale aktaracak bir ressam için , çıplaklığın en içten gururu ve görkemiyle kendisine modellik etmesi için peşinde koşacağı bir konuydu . 

genç italyan , ölüm döşeğindeki bir keşişi bile tutuşturacak böylesi bir güzellik karşısında kendinden geçmiş görünüyordu . plly onun arzusuna göre dönüp durdukça , arzulu gözleri genç kızı yiyip bitiriyordu . elleri de bu şölenden uzak kalmadı ve zevk arayışıyla , pllly'nin hazzın en mükemmelini verme ayrıcalığına sahip vücudunun her yerinde , her noktasında gezinmeye başladı .