27 Nisan 2014 Pazar

eski bahçe - tezer özlü kıral




http://urun.gittigidiyor.com/kitap-dergi/eski-bahce-tezer-ozlu-kiral-112468195


kitaptan kısa bölüm... 


biz yıllardır bu kentte yaşıyoruz . içimizde ömrü bitenler oldu . onları oldukça  eğlentili törenlerle gömdük . bu törenlerden ağıt ve içtenlik yönünden en ağır basanı hayalet oğuz'un cenaze töreni oldu . oğuz , istanbul'da yaşadı . oğuz bir dönemi yaşadı . yeryüzünde belki de hiç kimsenin yaşayamadığı gibi . tek bir sandalye sahibi olmadı . bir  iki giysisi temizleyicide durur , kirlenince yenilerini satın alır , iç çamaşır ve çoraplarını en yakın çöp tenekesine atardı . ev almadı , ev kiralamadı , eşya almadı , eşya tamir ettirmedi , belki de bir tek mobilya mağazasına girmedi . pasaport almadı , karı almadı , karı boşamadı , kimseyi gebe bırakmadı , resmi dairelere girip çıkmadı . 

bir kez bir kadın , parmağına yüzük takıp : 
-- oğuz , sen benim nişanlımsın , 
dediyse de , oğuz kadının başkalarıyla yatıp kalkmasına hiç ses çıkarmadı . kimseye baskı yapmadı , canlı ya da cansız hiç bir şeye malı gözüyle bakmadı . nişanlı geldiği gibi gitti . bu da oğuz'u ne sevindirdi ne de üzdü .

oğuz'u , ilkokulu bitirdiğim yıl fatih'teki evimizin balkonundan ağabeyimin odasına bakınca görmüştüm . incecik bir adam , yatakta uyuyordu . zayıflıktan ölmüş gibiydi . yüreğim burkuldu . anneme koştum : 
-- anne , içeride yatan adam zayıflıktan ölecek , 
dedim .  oğuz , 21 yıl sonra , 1975 eylül ayında öldü . 21 yıl süreyle birbirimizi çok sık gördük . aynı evlerde yaşadık , aynı çevrelerde dolaştık . aynı kitapları okuduk . o , özellikle yeni çıkan telif kitapları ilk günden edinirdi . ya yazar ona vermiş , ya da oğuz satın almıştı bile . 

-- okuyayım , sana bırakırım , derdi .
ya da en ilginç , en olmayacak satır ve sayfaları bulur , yüksek sesle bana okur , kitabın özünü bir iki dakikada ortaya koyuverir ,  arkasından bir de şakasını yaptıktan sonra , kitabı bırakır giderdi .
çoğunlukla da elinde bir ingilizce polisiye roman bulunurdu . türkçe'ye çeviri ve derleme olarak yüze yakın kitap kazandırmıştı . adını hiç bir zaman çevirmen , yazar , ozan , şunu yaptı , bunu çalışıyor , bunu hazırlıyor... gibilerinden kullanmadı . yazın çalışmalarında tam bir fabrika işçisiydi .

17 Nisan 2014 Perşembe

oğlak - hasan hüseyin korkmazgil






kitaptan kısa bölüm...

gemiler geldi bu yandan , girdi cebine birilerinin
marşandizler öbür yandan , kamyonlar kağnılar katırlar
uçaklar yukarlardan rapraplar alttan alkışlar alanlardan
gösterip demir dişlerini bayram bayram bankalar halka
savaşları yangınları salgınları sürdüm de pazarlara
ben böyle kokuşmuşluk görmedim babah babah
he vallah he billah

kazıkları yontup yontup payandaladık kalabalık aptallığımızı
yükselişin kutlu olsun ey daltaşak karanlık
özgürlük güzel şeydir herkes yalasın yekdiğerini
donansın duvarlar bayraklarla alanlar heykellerle
sirkleri hayvanlar bahçelerini parkları çektim de gözüme
ben böyle çürümüşlük görmedim babah babah
he vallah he billah

15 Nisan 2014 Salı

bebeklerin ulusu yok - ataol behramoğlu






kitaptan kısa bölüm... 

ona ''haydi 
savaşa'' dediler 
başkaca bir şey 
demediler 

aldılar köyünden 
davulla , zurnayla 
geride üç çocuk 
bir eş ve bir ana 

eline bir silah 
tutuşturdular 
ve karşılaştı 
düşman ordular 

vurulup düştü 
ilk çatışmada 
göğsünde bir oyuk 
üç delik alnında 

''ey bu topraklar için 
toprağa düşen'' 
bir karış toprağın 
var mıydı yaşarken ?